Projenin Özgün Değeri
Artan toplumsal ihtiyaçlarla birlikte, bilim gelişmekte ve bilimsel gelişmelerle de toplum gelişip değişmektedir. Bu değişimler toplumda ikilemlere sebep olabilmektedir. İkilem içeren, karmaşık konular Sosyobilimsel Konular (SBK) olarak ifade edilmektedir. Tartışmalı doğası nedeniyle, ilgili alanyazında gerçek SBK’lerin, öğrencilerin argümantasyon ve karar verme süreçlerinde içerik olarak kullanılabileceği belirtilmektedir. Bu yolla, öğrencilerin SBK’lerin kompleksliğini fark etme ve argümantasyon becerileri gelişmektedir. SBK’ler tüm Dünya’yı ilgilendiren küresel konular olabileceği gibi yerel bağlamda ele alınabilecek konular da olabilmektedir. Projeyi özgün kılan öncelikli durumun, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesinde yer alan Kızılırmak Deltası’na ait yerel sosyobilimsel konuların ele alınması olduğu düşünülmektedir. Delta, gerek ekolojik gerekse sosyo-ekonomik birçok açıdan sadece ülkemiz için değil tüm dünya için de çok önemli özellikler taşımaktadır. Bununla birlikte Türkiye’de yerel sosyobilimsel konuların az sayıda çalışılan bir konu olması ve yerel sosyobilimsel konuların nasıl ele alınacağı, hangi öğretim yöntem ve teknikleriyle birleştirilebileceğini ve yerel sosyobilimsel konuların sınıf içi ve sınıf dışı ortamlarda nasıl kullanılabileceğini gösteren rehber çalışmalara ihtiyaç duyulması yönleriyle bu araştırmanın özgün bir çalışma olduğu düşünülmektedir.
Yerel Sosyobilimsel Konuların Öğretimi Neden Önemli?

Fen bilimlerinin en temel amaçlarından biri öğrencilerin 21.yy becerilerine hâkim olmaları ve bilim okuryazarı bireyler olarak yetişmeleridir (McComas, Clough ve Almazroa, 2000). Peki, bilim okuryazarı birey olmak neden önemlidir? Bu soruya verilebilecek cevaplardan biri SBK kavramında gizlidir. Çünkü günümüzde her birey hem içinde yaşadığı toplum hem de bütün Dünya’yı düşünerek SBK’ler hakkında karar vermek zorunda kalacağı durumlarla karşı karşıyadır. Nitekim SBK ile ilgili karar verme, bilimsel okuryazarlıkta oldukça önemli bir nokta olarak karşımıza çıkmaktadır (Zeidler ve Keefer, 2003).
SBK’ler, genetiği değiştirilmiş organizmalar, klonlama ve küresel iklim değişikliği gibi sosyal, aynı zamanda toplumsal boyutu olan, tartışmalı dolayısıyla çözüme kavuşturulmayı bekleyen ikilemli ve kompleks konulardır (Sadler, 2004; Sadler ve Zeidler, 2005).Dolayısıyla bu konuların öğretilmesi özellikle bilim okuryazarı bireyler yetiştirmek açısından birçok araştırmacı tarafından fen eğitiminin bir amacı olarak görülmektedir (Driver, Newton ve Osborne, 2000; Hofstein, Eilks ve Bybee, 2011; Lee, Chang, Choi, Kim ve Zeidler, 2012; Zeidler, Sadler, Simmons ve Howes, 2005). Ayrıca, fen eğitiminde SBK’ler aracılığıyla gerçekleştirilen uygulamaların; geleceğe bilinçli vatandaşlar hazırlamak, bireylerin karar verme süreçlerinde akıl yürütmeyi kullanarak sağlıklı kararlar vermelerine yardımcı olmak, bu konuları bilimsel temelde tartışmaya teşvik etmek ve bireylerin karşılaştıkları problemlerin üstesinden gelebilmelerini kolaylaştırmak gibi amaçları vardır (Simonneaux, 2008). Uluslararası literatürde bu kadar önemle üzerinde durulan bir konu olarak SBK’ler ülkemizde de 2013 yılında fen dersi öğretim programına fen eğitiminin amaçlarından biri olarak eklenmiştir (Milli Eğitim Bakanlığı [MEB], 2013). Yine en son 2018 yılında güncellenen fen bilgisi dersi öğretim programının özel amaçları arasında “Sosyobilimsel konuları kullanarak muhakeme yeteneği, bilimsel düşünme alışkanlıkları ve karar verme becerileri geliştirmek” şeklinde bir amaç ifadesi yer almaktadır (MEB, 2018).
SBK’ler öğrencilere sosyal etkileşim ve tartışma yoluyla bu konularda karar verme süreci için bilgi ve beceri kazandırmaya yönelik pedagojik bir strateji olarak kabul edilmektedir (Zeidler vd., 2005). Pedagojik bir strateji olarak Zeidler (2014), SBK’nin öğretiminde;
- bu konularla ilgili karar vermek için bilimsel, kanıta dayalı muhakeme gerektiren, anlamlı, tartışmalı ve iyi yapılandırılmamış konulardan yararlanılması,
- öğrencilerin diyalog, tartışma, münazara ve argümantasyona katılmalarını gerektiren sosyal sonuçları olan bilimsel konuların kullanımının sağlanması,
- nispeten ahlaki muhakeme gerektiren açık veya örtük, ahlaki bileşenlerin entegre edilmesi,
- erdem ve karakter oluşumunun uzun vadeli pedagojik hedefler olarak vurgulanması gerektiğini savunmaktadır.
Burada vurgulandığı üzere SBK’nin içeriği ne olursa olsun, doğasındaki belirsizlik nedeniyle tartışmaya açık olup, iyi bir muhakeme süreci gerektirdiğinden bireyin karakter gelişimine etki etmektedir. Bu gelişim bir anlamda onların gelecekte karşı karşıya kalacakları SBK’ler hakkındaki tartışmaların kalitesi ve bu konuları çözüme ulaştırabilmeleri için gerekli olan bilgi ve becerilerin bütünüdür. Bu bağlamda öğrencilerin sık sık SBK’ler ile etkileşim içinde olmaları bu gelişimi destekleyecektir.
Yukarıda da bahsedildiği gibi SBK örnekleri tüm Dünya’yı ilgilendiren küresel konular olabileceği gibi yerel bağlamda ele alınabilecek konular da olabilmektedir. Uluslararası literatürde yerel düzeyde yapılan araştırmalar (Evagorou, Jiménez-Aleixandre ve Osborne, 2012; Kolstø, 2006; Patronis vd., 1999; Rose ve Barton, 2012) bulunmakla birlikte küresel SBK’lerin ele alındığı çalışmalara göre daha az sayıda olduklarını söylemek mümkündür. Benzer şekilde ülkemizde de yerel SBK çalışan araştırmacı sayısı daha azdır. Ulusal literatürde yerel düzeyde nükleer santral kurulumu (Demircioğlu ve Uçar, 2014; Eş, Mercan ve Ayas, 2016), HES, organik çay ve Yeşil Yol Projesi (Atasoy, Tekbıyık ve Yüca, 2019) ve Bolu İli’ne özgü Seben Taşlıyayla Sulama Göleti, tavuk kümesleri, deri üretimi, baz istasyonları ve Köprübaşı Barajı ve HES konuları (Capkinoglu, Yilmaz ve Leblebicioglu, 2020) gibi konularla ilgili yapılan araştırmalar mevcuttur. Bu araştırmalar belli bir yöreye veya bölgeye özgü konular çerçevesinde yapılandırılmıştır.
SBK’nin, öğrencilerin gerçek hayatlarında karşılaşabilecekleri bilimle ilişkili sosyal konulardan haberdar olmalarına olanak verdiği (Sadler ve Fowler, 2006) göz önünde bulundurulduğunda yerel SBK’lerin önemi ortaya çıkmaktadır. Küresel konular karşısında belki daha duyarsız davranacak olan öğrenciler, kendi hayatlarında karşılaştıkları tartışmalı bir durum karşısında daha farklı tepki vereceklerdir. Nitekim, gerçek bir problem hakkında tartışmanın, öğrencilerin sosyobilimsel konuların kompleks boyutunu fark etme ve argümantasyon becerilerini geliştirdiği rapor edilmiştir (Patronis vd., 1999). Bu projede yer alan araştırmacılar ise öğrencilerin kendilerinden uzaktaki bir SBK hakkında görüş bildirmelerinin, yüksek oranda o konu ile ilgili okudukları, izledikleri, duydukları ve gördükleriyle sınırlı kalacağını düşünmektedir. Oysa öğrencilerin kendi yaşadıkları şehirde veya içinde bulundukları bölgede yer alan yerel bir SBK, diğer bir deyişle kendilerinin ve yakınlarının bu konulardan muzdarip oldukları bir SBK söz konusu olduğunda daha farklı bir bakış açısıyla bu konuyu ele alacaklardır. Ayrıca, günlük yaşamlarında karşılaşmadıkları bir konu hakkında gerçekçi yorumlarda bulunamayacaklardır. Dolayısıyla verdikleri kararlar da farklılaşacaktır. İşte bu nedenlerle araştırmacılar yerel SBK öğretiminin bu projede yer alacak olan öğretmen adayları için daha anlamlı olacağına inandığından Kızılırmak Deltası örneğini seçmişlerdir.
Kızılırmak Deltası’nın Yerel SBK için Önemi

Ülkemizin en büyük deltalarından olan Kızılırmak Deltası Karadeniz kıyısında yer alan tek sulak alanımızdır. Sahip olduğu değerler itibariyle sulak alanlar doğal ve beşeri değerleri ile dünyanın açık hava müzeleridir. Erciyas Yavuz (2011) çalışmasında bölgede deniz, ırmak, göl, sazlık, bataklık, çayır, mera, orman, kumul ve tarım alanları gibi farklı ekolojik karakterlerdeki habitatların uygun iklim koşullarında bir arada bulunmasının, besin maddelerinde zenginlik ve eşine az rastlanır ölçüde biyolojik çeşitlilik sağladığını vurgulamıştır.
Orta Karadeniz Bölümü’nde, Samsun ile Sinop arasında, denize doğru uzanmış üçgen şeklindeki delta 56000 ha alana sahiptir ve bu alanın 6110 ha’sı sulak alandır. Kızılırmak’ın binlerce yıldan beri Anadolu içinde yaptığı yolculukta taşıyıp getirdiği alüvyonlardan oluşmuştur. Morfolojik ünitelerden biri de, özellikle doğu kıyılarındaki kıyı kordonları ve lagünlerdir. Bu lagünler, kıyı kordonları vasıtasıyla denizden ayrılmıştır (Can ve Taş, 2012).
Sahip olduğu jeomorfolojik zenginlikle ülkemizde uluslararası öneme sahip sulak alan belirlenmesi için geliştirilmiş 9 kriterden 8’ini karşılayan tek yerdir. Özellikle Cernek Gölü sulak alanı, göç yolunda bulunması ve biyoçeşitliliği ile uluslararası öneme sahiptir ve “Önemli Kuş Alanı” (ÖKA), “Önemli Bitki Alanı” (ÖBA) ve “Önemli Doğa Alanı” (ÖDA) statülerine sahiptir. Bu değerlere istinaden Kızılırmak Deltası Doğal Sit Alanları Sulak Alan ve Kuş Cenneti 2019-2023 yönetim planına göre Delta 1998 yılında Türkiye’nin taraf olduğu Ramsar Sözleşmesi çerçevesinde Ramsar Listesi’ne dahil edilmiştir. Ayrıca 2016 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer almasıyla yerel halk, yerel ve merkezi yönetim gibi paydaşlara uluslararası toplum da dahil olmuştur (Gül, 2020; Şener, Şener, Varol, 2020). Karadeniz’e özgü nadir habitat tiplerini temsil etmesi, çokça nesli tehlike altında olan bitki ve hayvan türüne yaşam alanı oluşturması, birçok kuş ve balık türünün hayatlarının belirli dönemlerinde burada yoğunlaşmaları, yıl boyunca 20 binden fazla su kuşu barındırması, tehlike altındaki balıkların yaşam döngülerinin kritik dönemlerini bu alanda geçirmeleri ve mersin balıklarının %1’inden çoğunu üreme döneminde barındırması açısından oldukça önemlidir (KDYP, 2008; UNESCO, 2016). Çünkü sulak alanlar; yeraltı sularını besleyerek veya boşaltarak, taban suyunu dengeler. Sel sularını depolayarak, taşkınları kontrol eder. Deltanın kıyıları deniz suyunun girişini önleyerek bölgenin su rejimini düzenler. Bulundukları yörede nem oranını yükseltir, tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini (azot, fosfor gibi) kullanarak suyu temizler, yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleridir. Başta balıklar ve su kuşları olmak üzere gerek ekolojik değeri, gerekse ticari değerleri yüksek, zengin bitki ve hayvan çeşitliliği ile birçok türün yaşamasına olanak sağlar. Ekolojik ve sosyo-ekonomik katkının yanı sıra balıkçılık, tarım ve hayvancılık, saz üretimi, turizm ve ulaşım olanaklarıyla bölge ve ülke ekonomisine önemli katkı sağlar (Can ve Taş, 2012). Yöre halkı su ürünleri ve saz kesiminden geçimlerini temin ederken, ihraç edilen sazlar ülke ekonomisine katkı sağlar. Gölde su ürünleri avcılığı yapılarak pazara sunulur. Göl ve sulak alan çevresinde yoğun bir şekilde hayvancılık yapılmaktadır. Geçim kaynağı oluşturan bu ekosistem yöre insanının geleneksel ekolojik bilgileri ile bir yere kadar sürdürülebilmiştir (Gül, 2020).
Son yıllarda artış gösteren yoğun kirlilik, kontrolsüz avcılık, tarım alanlarında bilinçsizce kullanılan kimyasal ilaç ve gübreler ve bu alanlardan gelen drenaj suları, orman tahribi, kıyı kumullarından kaçak kum ve çakıl alımı, SİT alanı olmasına rağmen yapılaşmanın artması gibi etkenler sulak alan ekosistemine zarar vermektedir. Ayrıca delta, kirlilik, bilinçsiz tarım, kıyı erozyonu ve tuzlanma gibi sorunlarla karşı karşıyadır (Vatansever, 2018). Yapılan araştırmalar ötrofik karakterli Cernek Gölü’nün hipertrofiye eğilimli olduğunu, yaşanan kirliliğin devamı halinde flora ve faunanın tehdit altına gireceğini göstermektedir (Can ve Taş, 2012). Bu sebepler Kızılırmak Deltası’nın yerel bir sosyobilimsel konu bağlamında önemli potansiyelini ortaya koymaktadır. Kızılırmak Deltası ile ilgili potansiyel yerel sosyobilimsel konu niteliği taşıyan bazı örnekler şu şekilde öngörülmektedir; alüvyon taşınımını engelleyerek delta oluşumunun gerilemesine neden olan barajlar, Delta bölgesinin UNESCO’ya dahil olması için turizme açılması sonucu bölgenin kontrol edilememesi, göl ve sulak alan çevresindeki yoğun ve kontrolsüz tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin ekolojik hayata etkileri, benzer şekilde alan çevresindeki yoğun ve plansız yapılaşmanın ekolojik hayata etkileri ve nesli tehlike altındaki bitkilerin yurtdışına ihracı gibidir.
Projenin Amacı
Bu projede, Kızılırmak Deltası’na ait argümantasyon temelli yerel sosyobilimsel öğrenme etkinliklerinin geliştirilmesi, okul dışı ve sınıf ortamında sergilenerek tartışılması ve bu yolla fen bilgisi öğretmen adaylarının argümantasyon ve sosyobilimsel muhakeme becerilerinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
Projenin Yürütülme Süreci
Tasarım Tabanlı Araştırma (TTA) yöntemi ile yürütülecek projenin üç ana aşamada gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.
- İlk aşama olan ihtiyaç analizinde, öncelikle yerel SBK konusunda yurtiçi ve yurt dışı alanyazın incelenerek; yerel SBK senaryolarının tasarım ilkeleri, hangi yöntem ve tekniklerin kullanılabileceği ve öğrenme ortamının nasıl düzenlenebileceği hakkında bilgiler tespit edilecektir. Ardından, Kızılırmak Deltası’na ilişkin çevresel boyutu ağırlıklı yerel sosyobilimsel konu içerikleri geliştirmek amacıyla alan etüt çalışması gerçekleştirilecektir. Bu aşamanın sonunda yerel sosyobilimsel öğrenme etkinliklerinin geliştirilme sürecine rehberlik edecek bir çerçeve planı oluşturulacaktır.
- İkinci aşamada, tespit edilen yerel bağlamlar temelinde argümantasyon temelli sosyobilimsel öğrenme etkinlikleri tasarlanacaktır.
- Son aşamada ise uygulanan argümantasyon temelli yerel sosyobilimsel öğrenme etkinliklerinin fen bilgisi öğretmen adaylarının argümantasyon ve bilimsel muhakeme becerileri üzerindeki etkisi ortaya konacaktır.
Proje Çıktıları
Projede;
1.Yerel sosyobilimsel konuların geliştirilme sürecinde rehber niteliği taşıyan bir çerçeve planının ortaya konulması,
2. Kızılırmak Deltası’na ait argümantasyon temelli yerel sosyobilimsel öğrenme etkinliklerinin tasarlanarak paydaşların erişimine sunulması ve
3.Yerel SBK öğrenme etkinliklerinin argümantasyon ve sosyobilimsel muhakeme becerisine etkisine ilişkin bulguların literatüre kazandırılması bakımından alana önemli katkı sağlayacağı öngörülmektedir. .